Çevrimiçi Canlı Dersleri Gerçekten Canlı Ders Yapmak…
Öğretmenim sesim geliyor mu?
Ben mi dondum, siz mi dondunuz?
Öğretmenim, ben su içmeye gidiyorum, bana beş dakika soru sormasanız olur mu?
Aslında az önce cevap verdim ama sesim gelmemiş
Tam cevaplayacaktım ama oturum beni attı öğretmenim…
Söz almak istersek el kaldır düğmesine basalım…
Haydi, mikrofonlarımızı kapatalım!
Oturum yöneticisi bugün de ben olsam, çok istiyorum öğretmenim…
Bu sesler son zamanlarda hepimiz için oldukça tanıdık. Uzaktan eğitimdeki canlı derslerimizde sıklıkla duyduğumuz cümleler. Peki, gerçekten çevrimiçi canlı dersler öğrencilerin ele alınan konuyla, öğretmenleriyle ve en önemlisi birbirleriyle etkileşim kurarak öğrenebildiği ortamlar mı? Yani canlı dersler gerçekten öğrenenler için canlı mı? Öğrencilerin meraka, ihtiyaca ve etkileşime dayalı bağ kurabildikleri öğrenme ortamlarını yüz yüze eğitimde bile sağlamakta zorlandığımız noktalar varken, her birimizin farklı ortamlardan bağlandığı çevrimiçi ders ortamlarında bunu sağlamak elbette daha zorlayıcı.
“O halde çevrimiçi canlı dersleri gerçekten canlı kılmak için neler yapılabilir? ”
Bir süredir deneyimlediğimiz uzaktan eğitim uygulamalarının ardından canlı derslerin niteliğini arttırmak ve olumlu bir sınıf atmosferi yaratmak için birkaç öneri:
– Başlasın Dersten Önce Ders Hazırlıkları!
Özellikle yeni kavram, bilgi veya becerilerin ele alınacağı çevrimiçi bir derse, öğrencilerin ön çalışma olarak bir araştırma yapması veya verilen bir görevi yerine getirmesi öğrenmesini kolaylaştırabilir.
– Kural Deyip Geçmeyelim!
Tıpkı yüz yüze sınıf ortamlarında olduğu kuralları belirlemeye öncelik vermek ve kurallara öğrencilerle birlikte karar vermek genel işleyişi düzenlemek adına büyük kolaylık sağlayacaktır. Olası teknik aksaklıkları önlemek adına internet, mikrofon ve kamera ayarlarını derslerden önce kontrol etmeyi alışkanlık haline getirmek, söz almak ve birbirini dinlemek için çevrimiçi ortamda yapılacakları netleştirmek akla öncelikli gelen kurallar arasında sayılabilir. Sınıf gibi çok dinamik bir ortamda en temel durumlar için kural belirlemek, kuralların etkisini güçlendirir. Yani az ve öz kural…
– En İyi Dostumuz Web 2.0 Araçları
Anadan doğma bilişim tanışıklığı olan öğrencilerimiz için, gelişen teknolojiyi öğrenme süreçlerinde etkin kullanmak olmazsa olmaz sınıf yönetimi ilkelerden biri diyebiliriz. Bilginin öğretmenden öğrenciye tek yönlü akışını, karşılıklı etkileşime çevirmek için web 2.0 araçlarından faydalanabiliriz. Bu araçlar grup çalışması, işbirliği, etkili öğrenme, özgün içerik tasarlama gibi fırsatlar sunarak öğrenimi geleneksel kalıpların dışına çıkarabilir. Artık çocukların oyun oynama ihtiyacını sokak, park gibi alanlar yerine ekranda dijital oyunlarla karşıladığını da söyleyebiliriz. Web 2.0 araçlarıyla tasarlanan oyunlarla da aktif katılım sağladıkları eğlenceli dersler planlayabiliriz. Padlet, Mentimeter, Flipaclip, Cartoonmaker, Storyboard, Prezi, Kahoot sıklıkla kullanılan web 2.0 araçlarına örnek verilebilir.
–Öğretmenin süper gücü kullandığı yaklaşım ve yöntemler!
Öğrencilerin proje, etkinlik, grup çalışması yoluyla yaratıcılıklarının, eleştirel düşünme, sorgulama ve problem çözme becerilerinin gelişmesine olanak sağlayan; öğretmenin ve öğrencinin rollerini tekrar tanımlayan özgün ders tasarımları yapmak öğretmenlerin süper gücü sayılabilir. Bu süper gücü de bildiğimiz ve öğrenmeye devam ettiğimiz farklı öğrenme yaklaşımları, yöntemleri ve modellerinden aldığımızı söyleyebiliriz. Tasarım Yoluyla Öğrenme Modeli (UBT),Ters Yüz Eğitim Modeli (Flipped Classroom), Hibrit Öğrenme Modeli, Disiplinler Arası Öğrenme Modeli, STEAM, Çocuklar İçin Felsefe, Drama başvurulabileceklere örnek olarak verilebilir.
– Ben En Çok Arkadaşlarımdan Öğreniyorum!
Yüz yüze eğitimde sıkça başvurduğumuz grup çalışmalarına çevrimiçi derslerde de yer vermek işlevsel olur. Çevrimiçi ortamlarda küçük çalışma grupları işinize yarayabilir. Bu odaları kullanırken onlara görevlerini ve çalışma kurallarını açıklamayı unutmayalım. İlk denemelerde çalışmayı sonlandıramadan zamanın bittiğini veya süreçte bazı sorunlar yaşamalarının öğrenmenin bir parçası olduğunu belirtmek iyi bir fikir olabilir.
-Yaşasın Sınıf Rutinleri!
Tüm sınıf olarak yapmaktan hoşlandıklarımızın listesini oluşturmak ve haftalık programda bu etkinlikler için belli bir saat tanımlamak. Örneğin; ders boyunca çevrimiçi oyunlar oynayabilir veya çocukların tasarladığı oyunları yönetmelerine fırsat verebiliriz. Merak edip araştırdıkları kitapları, izledikleri filmleri, oynadıkları oyunları, sevdikleri koleksiyonları, el becerisine dayalı etkinlikleri, kutu ve dijital oyunları vb. paylaştıkları bir ders planlayabiliriz.
– Haydi Teneffüse!
Çocukların serbest oyun oynadıkları, doğal sosyalleşme zamanları olan teneffüslerin çocuklar için anlamı büyük. Çevrimiçinde de tüm grup ya da belirledikleri küçük gruplar halinde onları odalara göndererek zaman geçirmelerine fırsat verebiliriz.
– Meslektaş Dayanışması Candır!
Karşılaştığımız güçlüklerle ilgili dertleşip, çözümler üretebildiğimiz hatta iyi uygulamaları paylaşabildiğimiz ağlar içinde olmak bizi hem besler hem de bize güçlü hissettirir. Bu ağlar içerisinde özellikle farklı branşlarla işbirliğine açık olduğumuzda sınıfımıza götürebileceğimiz çok sayıda şey vardır. Bu sayede farklı disiplinin bakış açısıyla kendi sınıfımızdaki öğrenme süreçlerine bakma fırsatımız olur. Öğrenme Meraklıları (ÖMEK), Öğretmen Akademisi Vakfı (ÖRAV) bu ağlara verilebilecek örneklerdendir.
- Uzaktan Eğitimi Yakınlaştırmak İçin Öğrenmeyi Sevmek
Öğrenme süreçlerinin tümünde öğretmen ve öğrencinin kurduğu duygusal bağ en hızlı yol alan lokomotif sayılabilir. Yukarıda sıraladığımız önerilerin işleyebilmesi için öğrencilerimizle yürüttüğümüz tüm süreçlerden bizler de keyif alalım ve öğrencilerimizle birlikte öğrendiğimizi unutmayalım.
Canlı sınıfı, gerçekten canlı kılmak için ona özgü bir sınıf yönetimine ihtiyaç olduğu düşünülüyor. Elbette yeni düzenlemeler yapmak gerekli ancak çocukların öğrenme ihtiyaçları değişmiyor. Bizler iyi bir sınıf yönetimi için; ister yüz yüze eğitimde ister çevrimiçinde olsun öğrenenin ihtiyaçlarına cevap arıyoruz. Çocuklar, merak edip ilgi duyarak doğal bir parçası olabildikleri, öğrenmenin dayatmayla değil kendiliğinden gerçekleştiği bir sınıf ortamına ihtiyaç duyarlar. Birbirleriyle ve öğretmenleriyle güçlü bağ kurabildikleri, güvenli bir sınıf atmosferi gerçek canlılıktır.
Herkese capcanlı dersler dilerim…
Şeyda ORHAN- Sınıf Öğretmeni
Bir cevap yazın